Şeref Meselesi 16. Bölüm izle
Özet: Yaşadığı büyük acının etkisi ile Emir, tüm öfkesini her şeyin sorumlusu olarak gördüğü Yiğit’ten çıkartır. Derya içindeki şüphelere son vermek için Nihat’a gider. Ancak iki sevgili arasında kimsenin beklemediği bir konuşma yaşanır. Emir, hayatında yeni kararlar alır. İlk olarak da Kübra’ya kalbini açar. Kübra’daki değişimin farkına varan Yiğit ise bu durumdan şaşırtıcı bir şekilde etkilenir. Zeliha’nın katillerini Nihat’ın tuttuğunu ispat eden Yiğit’in örgüt içerisindeki gücü gitgide artar. Etrafındaki çemberin daraldığının farkında olan Nihat ise kendini korumak için yeni planların peşindedir.
Yayınlandı: 20/03/2015
Diziye ait başka bölüm bulunamadı.
Sevgili SELIN'cim. yaziyi begenmene sevindim :-)) Gercekten Hemseinle ne kadar övünsen azdir. O sokaklari bende özledim bilhassa Havra Sokagini,Kemeraltini , Hisarcamii ve AGORA ve Basmaneyi veeeeee Konak Meydanini:-(((( Koyunlarla yazdiklarin cok ilgincti wie immer:-))) UCUN KUSLAR icin tesekkürler Annemin parcasidi.Annemannem Babam Izmire tayin oldugunda RADYODAN ister ve Anneme gönderirdi:-))) Yani Istanbuldan Izmire gitmek Istanbullular icin IZMIR Gurbetti!!!Bende san IZMIRIN KIZLARINI gönderiyorum Izmirlim...... sevgilerimle imbat kokulu öptüm canimmm:-))) LaLemcan Mahallenizdeki gitarist oglancik hikayesi hüzünlüymüs;-((( Dostlukla ilgili sözlerinde güzel!!!!!! Buda benden olsun LaLemcan öpüyorm cooook*-*Dost - Dost dediğin; radikal olmalı, Sevilecek biri olmadığın zamanlar da bile seni sevmeli.. Sarılacak biri olmadığın zamanlar da bile sana sarılmalı. Dayanılmaz olduğun zamanlar da bile, sana dayanmalı. Dost Dediğin; fanatik olmalı, Bütün dünya seni üzdüğünde, sana moral vermeli. Güzel haberler aldığın da, seninle dans etmeli, Ve ağladığın da, seninle ağlamalı. Ama hepsinden çok ; Dost matematiksel olmalı ; SEVİNCİ ÇARPMALI, ÜZÜNTÜYÜ BÖLMELİ, GEÇMİŞİ ÇIKARTMALI, YARINI TOPLAMALI. KALBİNİN DERİNLİKLERİN de HESAPLAMALI. VE HER ZAMAN, BÜTÜN, PARÇALARDAN DAHA BÜYÜK OLMALI.
Ayisigi demiş ki;
Simdi bu güzel deyimle bu bölümü noktalayip yeni bölüme gecmek istiyorum " śiracinin śahidi bozaci"
SELİN demiş ki;
BERRAN“cım selam. Özdil‘in yazısını okudum. Bir insan olayı bu kadar esprili ve derinden düşündürecek kadar ancak böyle anlatabilir. Aslan hemşerim diye göğsüm kabardı yine. Hele Yaşar Kemal ve Müzeyyen Senar bölümlerinde koptum. Tabii ki kayıplar çok acı ama Özdil’in anlattığı olaya gülmemek mümkün değil. LaLem’cim tembellik etme mutlaka bul ve oku. Yayınlayacaklarını bilsem buraya kopyalılıycam ama.... Özkök yazısını da tavsiyen üzerine okudum, senin dediğin gibi Özkök’ü bende pek okumam, Hrant Dink bilhassa konusunda olayın üstünü kapatma uğraşılarından beri kendisine allerjim vardır bile diyebilirim. O sokaklarda bende tekrar dolaştım sanki. Bulup aktardığın sözlerle Erol Büyükburç anında çok güzel. Sana o sokaklardan İzmir Özlemi dolu selamlar ve Türkiye’nin Elvi Presley’i Erol Büyükburç’tan “uçun kuşlar uçun doğduğum yere” şarkısı. Öptüm BERRAN’cım. /// SEMİRE’cim farkındayım seni çok yordum ama galiba değdi. Tabii siz Kara Kutu’daysanız bende oraya gelirim. Uğraşıların için sağol Öpüldün.
LaLem demiş ki;
Selin cim eline sağlık canım hem yorumun hemde koyunlarla ilgili yazın için. Tahmin ediyordum ama şimdi bilimsel olarak biliyorum. Temel fıkran da çok güzel. Tam konuya uygun. Papaz olma konusuna gelince, ben yanındayım korkma;))))). Diğer sorumun cevabını yeni bölümde bekliyorum. Berran dost tan alışkanlık oldu bende artık duygularımı güzel sözlerle belirtmeyi sevmeye başladım.Internette dostlukla ilgili güzel bir söz buldum aktarıyorum: “DostIuk; UnutuImayacak kadar güzeI ve sadece ender insanIarla yaşanacak kadar özeIdir.“ İşte sen o ender insanların en başında geliyorsun benim için. Seni spree nin yemyeşil kıyılarından sevgiyle selamlar ve öperim. // Gençlik anımı hoş bulanlara benim o zamanlar bunu hoş bulmadığımı, tam aksine günlerce ağladığımı belirteyim. Hikayenin devamına gelince. Benim benden iki yaş küçük güzeller güzeli kız kardeşim benim gibi sarı tipleri değil, selin cim gibi emir görünüşlü esmer tipleri severdi ve bu çocuğa zaten sinir oluyordu. Zaten o başkasına aşıktı ve 6 sene birbilerini bekledikten sonra sevdiği çocukla evlendi. Benim yakısıklıda avucunu yaladı. Kızkardeşimi çok bekledi ama o evlendikten sonra da kızkardeşim tipinde başka bir kızla evlendi ve hala hepsi mutlu mesut yaşıyorlar. // Berran dost sözlerin yine güzeldi ve burada anlatılan anılarda tabii güzel. Demekki hepimizin bu tür anıları var. Selin cim senin bu tür bir anın var mı?. Herkesin güzel bir Pazar günü geçirmesi dileğiyle.
TC Berran demiş ki;
emcan Hikayelerini cok begendim. Tabii TOKAT kismi haric :-))) Ayrica AYISIGIN'in o anisini hatirliyorum. Oda hosmus...Ve benimkini begedigine MERSI.... Gercekten bende merak ettim.Ne oldu Kizkardesinle o Gitarli cocuk??? Ayrica EROL BÜYÜKBURC'Un armagan ettigin parca icinde tesekkürler.En sevdiklerimden biriydi sagol:-)) Nur icinde yatsin:-(( Bende uzun zamandir ara verdigim ZITATE leri sunmak istiyorum senin sarki armaganin karsilik DOSTOYEVSKİ Bazı insanlar, ev köpekleri gibi, yamandıkları kapıdan ayrılmazlar. Çocuk, dünyanın en büyük saadetidir. Çocukları seven hayatı da sever. Evlenme, boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikâh sağlam kalmazdı. Gözyaşları kurur. Hayata yeniden başlasaydım , saniyelerin nabzını tutardım. Hayatımızda en yüce, en güçlü, en faydalı dayanağımız ana baba evinden kalan hatıralarımızdır. İnsan yaşamayı ve yaşamamayı aynı şey diye kabul ettiği zaman hürriyete kavuşur. İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür. Sevgilerimle:-)
SELİN demiş ki;
DİZİ YORUMUMUN SON BÖLÜMÜ: LaLem’cim, bana Kübra’nın Derya’nın Emir’in ona aşık olduğunu söylemesini doğru bulup bulmadığımı sormuşsun. Neden yanlış olsun ki, onlar iyi arkadaşlar, Derya’da Nihat’la olan ilişkisini ona anlattı. . Hem böyle insanı şaşırtan ve sarsan olayları güvenilen bir insanla paylaşmak insanı ferahlatır. Gelelim Kübra’nın kendi ayakları üzerinde durma çabalarına. Dizilerde bu konuların böyle “oldu da bitti maşallah” tarzında, yani bu kadar kolaylıkla olması bir çok yorumcuyu , ki bunlar arasında bende varım, kendiyle çelişkiye düşürebiliyor. Bir yandan bu bir dizi, burada anlatılmak istenen temel düşünce: bir kadının bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir birey olabilmesi için ilk gereklilik onun ekonomik bağımsızlığı nı kazanmasıdır ve dizi bize bunu göstermek istiyor onun için detaylara önem vermemek gerekir diye düşünürken öbür yandan detaylar hiç olmazsa kismen inandırıcı olmazsa insan mantığı bunu es geçemiyor. Neyseki burDA detaylardan hiş olmazsa bir kaçı inandırıcıydı. Onlardan birisi Kübra’nın bu iş için gerekli parayı Derya’dan ve Emir’in tavsiyesiyle bankadan aldığı krediyle temin etmesiydi; ikincisi de Sibel’in ona dükkan işlerinde yardım etmeyi kabul etmesi. Bunlar olmasaydı, devamlı bakım isteyen yaşta bir bebeği olan bir kadının bir pastaneyi tek başına idare etmesine başta ben olmak üzere herkes gülerdi herhalde. Tabii bütün bunlarda kimsenin yardımı olmadan kendi ayakları üzerinde durma hikayesinin aslının tam öyle olmadığına işaret, ki gerçek hayatta da bu böyle. Bu bölümde Nihat Derya aşkının hakiki olduğu tam olarak anlaşıldı ve doğrusunu söylemem gerekirse Nihat gibi eli kanlı katil bir adamın böyle derin bir duyguya muktedir olacağını düşünemezdim. İkisinin de birbirine gerçekleri söylemesi hoşuma gitti. Bakalım bu aşk nasıl bitecek. Yorumu mu burada bitirmeden önce bu bölümde de dikkatimi çeken saçma repliklerden birine değinmek istiyorum: organize bölüm şefi Yiğit’i ziyaret ediyor ve şebekeyi çöktürmek için ona gizli tanıklık teklif ediyor ve buna karşılık Yiğit’e neler vereceğini söylüyor Yiğit “neden ben..., benim bu işe macera için girdiğimi mi sanıyorsunuz, ya da kardeşimin elbiesesi kirlenmesin diye vaz geçeceğimi mi sanıyorsunuz , sizin elinizde hiçbir delil yok, olunca gelin”. Bu replikler için söylenecek iki söz :saçmalığın daniskası ve kel alaka. /// LaLem’cim birileriyle papaz olacağımı bile bile koyunlarla ilgili soruna uzmanca cevap vereceğim: burada bahsedilen karikatürde ana koyun sıçradı diye diğer koyunların sıçradığından ve bilgiç bilgiç sesler çıkaran ana koyunun çevresindeki kuzuların hayret içinde melemesinden bahsediliyor. Bunların hiçbir mümkün değil. Sebebine gelince şu: koyunlar zeka seviyesi , beyinsiz denecek kadar düşük, uysal ve sürü içgüdüsüyle hareket eden hayvanlardır. Koku alma duyusu kendinden olanları ayırtedecek , yavrularını ve karşı cinsi tanıyacak kadar;işitme duyusu tehlikeleri hemen farkedecek kadar ; görme duyusu çevresini 290 derece görebilecek ve ot yerken bile tehlikeyi farkedecek kadar gelişmiştir. Yapılan bilimsel araştırmalar meleme şekillerinden bu hayvanların içinde bulundukları durumu anlamanın mümkün olduğunu göstermiştir. Sakin ve huzurlu bir ortamda ara sıra ve kısık sesle melerler. Yem, su , sürüsünü ve yavrusunu bulduğu zamanlarda daha sesli ve daha tiz bir sesle arka arkaya meleyerek ve sıçrayarak ve oldukları yerde zıplayarak sevinme benzeri bir duyguyu ifade ederler ve korktukları zamansa oldukça tiz çıkan yüksek frekanslı sesle hiç durmadan meleyerek bunu gösterirler ve panik halinde birbirlerine sürünecek şekilde yaklaşarak kaçmaya başlarlar. Kaçarken veya yer değiştirirken sürüye başlık eden koyunun arkasından ayrılmazlar. Koyunlarda tespit edilebilen davranışlar özet olarak : sakin sakin otlanma , sevinç halinde hoplama zıplama, korkunca panik halde kaçma ve bilhassa koçlarda çiftleşme döneminde agresyon. Ayrıca yünleri kırkıldıktan sonra bazı cins koyunların agresif davrandıkları tespit edilmiştir. Şimdi incelediğimiz cümleleri ele alalım. Yer değiştirirken ve bilhassa panik halinde kaçarken onlara başlık eden koyunu kayıtsız şartsız takip ederler ve takip ederken aşmaları gereken bir engel olunca ana koyun gibi onu atlayarak geçerler ama ana koyun sıçradı diye engel olmayan yerde sıçramazlar sadece sevindikleri zaman sıçrarlar. Bilgiçlik ve hayret etme sadece zekayla hareket eden canlılara (yani insanlara) mahsus komplike davranış tarzlarıdır ki koyunlar sadece içgüdüleriyle hareket eden ve sadece yukarıda bahsedilen basit davranışlara muktedir hayvanlar oldukları için böyle iddialar sadece “Temel Fıkrası” olarak değerlendirilebilir. Sürü psikolojisini bu şekilde anlatmak isteyenlere ise et fabrikasında çalışan Temel’in analizle sentezi anlattığı fıkrayla cevap vermek gerekir. Fıkra şöyle “ Bilgi yarışmasına katılan Temel’den analizle sentezi, basit kelimelerle anlatması istenir. Temel cevabı şöyledir: “ analiz: bütün bir koyunu alır, bizim büyük kıyma makinasına atarsın alttan çıkan koyunun analizidir. Sentez ise kıyma makinasından çıkan koyun parçacıklarını çıktığı yere tıkıp makinayı ters yönde çalıştırırsan üstten koyun olarak çıkar ve bu da sentezdir”. Aslında bu fıkra bilgiçlik taslayan ana koyunla onun etrafında hayretle meleyen karikatürle sürü psikolojisini anlatmaktan daha mantıklıdır . Aynı şekilde analizle sentezi bu şekilde anlatan Temel’de bu koyun karikatürüyle sürü psikolojisini anlatandan daha mantıklı ve bilgilidir demek gerek. Koyunlarla ilgili bilimsel araştırmayı okumak istersen en yakın belediye veya Uni- kütüphanesinden Schweizer Tierschutzverein’ın “ über das Verhalten der Schafe” başlıklı yazılarını ve Sambraus und Böelke isimli zoologların “das Verhalten der Schafe” isimli bilimsel yazılarını okuyabilirsin. Diğer sorularının cevabı sonra. Öptüm. /// Herkese iyi geceler.
Ayisigi demiş ki;
LALEM mahalle genciyle anin hosmus, bende Semire gibi merak ettim ablanla sonu ne oldu? Senin bana bir önce ki yolladigin sarkida Selcuk Ural versiyonunu bulamadim,Ersan Erdura dan dinledim. Bende Ersan Erdura ile animi anlatayim,daha önce Berran ve tayfasina anlatmistim-:) Ben koyu bir Ersan hayraniydim,Cesme de konserine gittik annem ve kizkardesim. Ben tutturdum bekleyin imzali resim alicagim. Topluluk gitti,bir tek biz kaldik. Neyse Ersan Erdura ve menejeri cikti,tanistik. Bir kac saat oturduk sohbetler ettik. Bu ikisi tutturmaz mi yarin yatimiza bekleriz. Annemde ben kizlarimi yollamam bende gelirim demez mi. Ben sinirden ölüyorum-:) Eve geldik ben ellerimi yikamam bir kac gün dedim. Cünkü agir bir erkek parfüm kokusu vardi. Ertesi gün gitmedik tabi ki yata mata-:) Isin komigi evli barkli adamdi ama flörtten geri kalmazdi. Annem dinc masallah. Evet ona az cektirmedim,ben tam cadi-:) SEMIRE valla seni uyarmakta hakliydilar,ne o öyle heryere ayni dizeleri dösedin-:) Ben kara kutuyu seyretmiyorum ama biliyorsun benim canim isterse hangi diziye olursa olsun "misafir" olarak gelirim. Sizin gurup 7 kisi. Hepsinin sevecegi bir dizi bulmak cok zordur,hele hele bu dizi furyasinda,kolay gelsin. BERRAN senin anilarinda hosmus.
Semire demiş ki;
Ya.. Lalemcim! Nerden buluyorsun bu cümleleri ya? Her zaman dediyim gibi sen supersin. Komşu çocukla hatıran çok eğlenceli. Ama sonunu merak etmedim desem yalan olur. Bu çocuğun kız kardeşine aşkının sonu ne oldu? 90 yaşlı komşu hikayesi de enfes.:))) Senin onayını aldık. Selinin de onayını alacağımdan nerdeyse eminim. Bence izlemeye değer bir dizi. Eminim Ayişığı da bizimle olmaya razı olacak. Zaten senin de dediyin gibi onsuz olmuyor. Her şeye rağmen çoookkkk şekersiniz. sizi seviyorum. Öptüm. Bu arada ben de tüm sayfalara mesaj attığımdan adminler tarafından uyarıldım, yani z....t yedim.:)))) (Böyle kapalı yazdım ki,yazım sansöre takılmasın)
LaLem demiş ki;
Selam Berran dost özdil i daha okuyamadım ama anlattığın hikayeye benzer hikayeyi bende berkant la yaşadım. V eben sadece annemden zılgıt yemekle kalmadım birde babamdan tokat yedim eve geç geldiğim için. Sana Büyükburçtan sözleri nazım ın olan „dudaklarımda şarkısın“ parçasını gönderiyorum. Öptüm izmirli dostum.// Semire can dedimya birinci zabit sensin ve personelle ilgili kararlar sana ait. Karar kara kutuysa bende en yakın zamanda oradayım. Öptüm can.// Ayışığı arkadaşım sen beni başkasıyla karıştırdın ben kasap değilim, ne bıçağı ne bilemesi? Bu değişikliğim ebedidir, meraklanma ama sen benimle ilgileneceğine durup durup niye benim ruh ikizime laf gönderiyorsun. Bana ne onun nasıl yorum yaptığından. Seni n yorumlarını öven benim, öveceksen benim yorumarımı öv. Senin bu tutumun bana gençliğimde yaşadığım acıklı bir olayı hatırlattı. Komşumumuzun yiğit tipinde yakışıklı bir oğlu vardı ve bende buna kendi kendime gelin güvey olup sırılsıklm aşık olmuştum. O zamanlar modaydı, mahallenin gençleri caddenin bir yerinde toplanır saatlerce muhabbet ederler müzik yaparlardı. Bu da yeni yeni gitar çalmasını öğreniyor, yarım yamalak birşeyler çalmaya çalışırdı, tabii ben mest…. Müzik kulağı çok iyi olan ve benden 2 yaş küçük gğzeller güzeli kız kardeşim, pencereyi açıp açıp ona „kes şu zımbırtıyı, başım şişti diye bağırıncaya kadar gitarı zımbırdatıp dururdu. Bense aklıma gelen bütün övgüleri gönderirdim çocuğa. Günün birinde benimle birden gitar övgülerimle ilgili muhabbete başladı. Ben tabii göklere uçtum nihayet övgülerim işe yaradı, beni farketti diye. Sonunda demez mi senin kardeşinin kulağı çok iyi, müzikten anlıyor, benim gitar çalamadığımı bir o farketti. Tabii sonunda da kızkardeşime aşık olduğunu söyledi ve aralarını yapmamı istedi . Yani benim günlerce onu övmem boşa gitti. Şimdi bana aynı şeyleri yaşattın arkadaşım olmadı bu;))) Ruh ikiziyiz dediysek hesaplar ayrı , cüzdanlar ayrı… Annenin maşallahı var, daha dinç olduğundan eminim. Nereden mi biliyorum? Benim yaşı doksanın üstü alman bir komşum var. Maşallah taş gibi. Birgün nasıl böyle dinç kaldın diye sordum. Cevabı, savaştan dönmesin diye günlerce dua ettiğim halde bir çizik bile almadan dönen nalet bir kocam ve iki huysuz oğlum vardı. Onlarla uğraşmak için güçlü ve dinç olmak zorundaydım dedi. Eee senin gibi huysuz bir kızı olan kadında mutlaka aynı durumdadır. Annene daha uzun ve sıhhatli yıllar dilerim. Sana da Erol Büyükburç tan „bir başka sevgiliyi sevemem „ şarkısını gönderiyorum. // Selin cim senin gölgenden kurtulamıyorum. Sahi sen nerelerdesin?
TC Berran demiş ki;
Merhaba arkadaslar ve SMYRNALI Dostlarim. LaLemcan rahmetli EROL BÜYÜKBURC ile anin cok hosmus.Bizim Koleje maalesef gelmedi:-((((( Eveeet cok enerjikti ve iyi dansederdi. Benim anim söyle: "Arkadaslardan bir tanesi randevu koparmis MENEJERIN'den imzali foto almak icin.Bizim ellerimizde kitaplar(canta tasimazdik) randevu alan Berbere gitti tabii bizde.SAclarini yaptirdi o makyaj ve manikür yaptirtti.Yüklüde para ödedi. Ordan tekrar OTELIN önüne geldik, Tabii Talebeyiz ve formalarimizla vede kitaplar...:-)))) Iceri alinmadik:-((( Saatlaer ce beklemeden sonra en nihayet geldi harcliklarimizla aldigimiz CICEK BUKETINI verdik. MENEJER O ARKADASI tanistirdi bize sadece kisaca "MERHABA dedi ve Menejeride hazir imzalanmis resimleri verdi ve g i t t i i i i :-((((((((((((( EFES Oteline girdi.Bizde entäuscht durumda ALIK ALIK arkasindan bakakaldik.Tabii aksam evde Annemden ayri ZILGIT yedim:-)))) YILMAZ ÖZDIL'in bugünkü "LITTLE LUCY " yazisini okumadiysaniz mutlaka okuyun!!! Sevgilr
Daha Fazla Yorum